Kur’an; güzel seslendirilmesi gereken bir şarkı sözü, bir şiir ya da roman türü bir metin değildir. Kur’an; orijinal metnine, ifadelerine ve kelime telaffuzlarına zarar vermemek suretiyle teganni yani name güzellikleri sergileyerek de okunabilir ancak Kur’an, bu şekilde okunmak için gelmiş bir mesaj değildir. Şayet biz güzel sesle okunuşunu en güzel şekilde anlaşılmasının önüne geçirirsek, Kur’an’ın her biri birbirinden güzel sıfatlarının rehberliğinden mahrum kalırız. Kur’an’ın doğru ve güzel okunması için göstereceğimiz çabadan çok daha fazlasını Kur’an’ı doğru ve en güzel şekilde anlamak için göstermeliyiz. Namaz kılarken de Kur’an’ın nameli şekilde okunması bir gereklilik değildir. Güzel okunuşun musikisine takılan insan, ayetlerden alması gereken manayı da ibreti de göz ardı edebilir. Çünkü Kur’an, güzel seslendirilsin diye değil anlaşılsın diye indirilmiştir.
Bazı kişiler, Kur’an’ın Arapçasından güzel bir sesle okunmasının insanları etkilediğini ve Türkçesinin aynı derecede etki etmediğini iddia etmek suretiyle mutlaka Arapçasından okunması gerektiğini söylemektedir. Kur’an’ın güzel sesle okunması gerçekten bazı insanların etkilenmesine neden olabilir ancak yine de Kur’an insanları güzel sesli okunuşu ile değil ilahi mesajların muhteşem anlamları ile etkilemek için gelmiş bir vahiydir. Güzel sesin etkisi geçici olur. Güzel ses bir süre sonra unutulur. Oysa Kur’an, zikir yani gerçeği hatırlatıcıdır. Kur’an’ın hatırlatıcı özelliği, anlamının insanın zihninde ve gönlünde bırakacağı derin izler ile mümkün hale gelir. Kur’an’ın güzel bir sesle ve doğru bir şekilde okunması önemli olsa da onun en doğru ve en güzel şekilde anlaşılıp hayata taşınması, güzel sesle okunmasından çok daha önemli ve gereklidir. Güzel sesle ve doğru bir telaffuz ile okunması için verilen çabanın çok daha fazlasının en doğru ve en güzel biçimde anlaşılmasına verilmesi gerekir. Aksi türlü bir durumda Kur’an’ın gönderiliş amacı göz ardı edilir.